23 Kasım 2014 Pazar

Edebiyatın Gücü


Yazmak için ilhama ihtiyaç yoktur. İlham sadece bir bahanedir. Bazen bir yere gitmek için bir arabaya ihtiyaç duyarsınız. Ama o olmadan gitmenin mümkün olduğunu insanlık tarihinde tekerleğin icadından önce yalnızca kendi uzuvlarını kullanarak da bir yerden bir yere ulaşabiliyor olduğundan bilirsiniz. İşte ilham da bir yazar için böyledir. Aslında yazarın tek ihtiyacı beyni ve içinden geçenleri aktarabildiği bir materyaldir.

Dünya üzerinde kalıcı olmanın pek çok yolu var. Bunlardan birçoğu da yeryüzündeki sanatın birer yansımasıdır. Bunun dışındakiler yine eşdeğer bir şekilde yaşama katkı sağlamak amaçlı olan icatlar ve şimdilerde, varlığı sınırlı olduğu hâlde insanoğlu egemenliğindeki hâli için sınırsız birikime ulaşabilmiş olan bilgidir. Bilgi, belki bu dünyadaki en değerli şey. Öğrenmenin yanı sıra fark etmeden de olsa bilinmeyeni açığa çıkarmak bir insanın erişebileceği en ulvi noktalardan birisidir. Bunu yapan kişiler olan bilim adamları, sayılarının kısıtlı olması ve günümüz kapitalist dünyasında insanların para ve politik güç yani daha fazla insana kısa yoldan erişebilme gücü gibi menfi niteliklere değer veriyor olmasından ötürü anlaşılamadan tabir-i caizse kendi kendilerine çabalayıp dünya üzerinden yok olagelmektedirler. Bilim adamlarının karşı karşıya geldiği güçlüklerden bir diğeri ise döneminde anlaşılamamak. Çünkü içlerinde bile ilgilendikleri konular sadece meraklı oldukları ve ulaşabildikleri maksimum veriye göre belirlendiğinden zaman zaman muhatap bulabilmek için dünya üzerinde yer ve zaman sınırı olmaksızın araştırmak zorunda kalabilmişlerdir. İnsanlık elindeki gerçek gücün farkında olmayıp öylesine yaşamaya devam ededursun, her türlü bilim dalına ayrılan katkı devletler içinde menfi masraflara ayrılan ödeneğin yanında devede kulak kalır. Mühendislik bilimi belki mevcut kaynakla sağlam ve kaliteli işler ortaya çıkarabilmek amacında olabilir. Ancak bu durum bunun gibi pek çok bilim dalına ayrılan katkının çok kısıtlı bir meblağ olmasını gerektirmez. Bilimin değerini düşürmeye çalışan politik gücün üstün geldiği bir dünyada yaşadıkça daha ileri gitmek imkânsızlaşacaktır. Bu düzene göre kurulu bir dünyada da insanın üretmekte olduğu iş veya ortaya çıkarmaya çalıştığı bilgi, politik gücü elinde bulunduranların menfaatinden ötürü her zaman bir yerde tıkalı kalmaya mahkûmdur.

Edebiyat da tıpkı bilim gibi kendi dünyasında çok değerli ancak kitlelerce kabul edilen niteliklere nazaran insanların bakış açısı nedeniyle daha geridedir. Yazan insana saygı duyulur ancak onun hak ettiği yere gelmesi sadece bireysel çabasıyla mümkün olabilmekte ve kendisine duyduğu güvenle maksimum düzeye ulaşabilmektedir. Yazarın pek çok sorumluluğunun yanında dikkat etmesi gereken en önemli unsur toplumlarca anlaşılabilmekten ziyade kendini en iyi anlatabildiği alanda öne çıkabilme yeteneğidir. Yazar sırf kabul görebilmek için az da olsa benliğinden ödün verdiği vakit sorumluluğunu yerine getirmiş sayılmaz. Toplumda farkındalık yaratmak için dikkat çekmek gerekiyorsa etrafına toplayabildiği kitleyi kendi menfaati için değil ulaşabildiği kadar insana ulaşıp toplumsal gücün doğrultusunu değiştirebilmek için yönlendirmelidir. Politikanın elinde barındırdığı güç de maksimum insana ulaşma çabasına tekabül eder. O hâlde insanlar edebiyat ile alabildikleri sosyal mesajlar aracılığıyla farkındalık kazanmalıdır. Dünyayı daha ileriye götürmek her zaman çoğunluğun ilgi ve saygısını kazanmakla mümkün olabilecektir.

Ceren Türkay