13 Haziran 2014 Cuma

Kurt Cobain’in Burroughs’a mektubu


2 Ağustos1993

Bay William Burroughs

Sevgili William,
Hiç tanışmadığım ancak şarkı yazdığım birine yazmak biraz garip. Bu kaydı yaparken gerçekten çok keyif aldım- arka kapakta sizi resmetmek büyük bir onu olacak. Sana grubumuzun (Nirvana) yeni albümü In Utero’nun ilk videosunda yer alma olasılığını düşünerek yazıyorum.
Gold Mountain Entertainment’tan (bağlı olduğum şirket) Michael Meisel’in James Grauerholz ile konuştuğunu biliyorum, ancak sizin videoda yer almanızı istediğimi bizzat söylemek istedim.
En önemlisi, şunu bilmenizi istiyorum; bu istek sizi hiçbir şekilde sömürmek için değil. Fark ettim ki basında benim uyuşturucu kullanmamla ilgili çıkan hikâyeler, size bu isteğin yaşamlarımızdaki paralellikten kaynaklanan bir arzu olduğunu düşündürebilir. Bu konuda size söz veriyorum. İşlerinizin bir hayranı ve öğrenciniz olarak, sizinle birebir çalışmayı çok isterim. Bu kapsamda, eğer yüzünüzün aynen kullanılmasını istemezseniz (böylece bahsettiğim gazetecilerin bizi yiyip bitirmelerini önlemiş olursunuz) yönetmenimle konuşup makyaj teknikleriyle kimliğinizi gizleyebiliriz. Elbette, William Burroughs’un kendisi olarak videomda görünmesinden gurur duyarım, ancak bu durumda sizinle çalışma fırsatından çok, bunu halka gösteriyorum gibi olmaktan endişe duyuyorum. (siz nasıl isterseniz öyle olsun)

Son olarak, bunun olmasını ne kadar çok istediğimi tekrarlayayım. Michael ve James’in bu konuyu görüşmesine seviniyorum. Sizinle de müsait olduğunuzda görüşmeye hazırım.

İlginiz için çok teşekkürler.

İyi dileklerimle,

 Kurt Cobain

Çeviri:Selim Bektaş

**************

Ağustos 1993’te Kurt Cobain, Williamm Burroughs’a Nirvana’nın “In Utero” albümünün ilk video klibinde yer alması için bir mektup yazdı. Kurt Cobain daha önce Burroughs’la iletişim kurmuştu ancak ikili hiç tanışmamıştı. Cobain, daha önce “The Priest Thet Called Him” adlı çalışmada Burroughs’un sözlü anlatısının üzerine müzik yapmıştı.

Gazeteci: William Burroughs’la birlikte kayıt yapmak nasıldı?

Cobain: Uzun mesafeden kayıt yaptık. (Gülüyor) Gerçekten tanışmadık bile.

Gazeteci: Müziğinize ilgili duydu mu?

Cobain: Hayır, birbirimize daha önce yazmıştık ve sonraki gün telefonda konuşacaktık ama ben çok uykuluydum-beni uyandırmadılar. Yani müziğime ilgili duyup duymadığını bilmiyorum. Belki şarkı sözlerime bakıp ondan esinlendiğimi falan düşünebilir. Umarım yazdıklarım hoşuna gider. Ama tamamen farklı bir nesilden rock’n’roll sevmesini bekleyemem elbette- Burroughs’un rock’n’roll sever olarak anıldığını da sanmıyorum. Ancak onun kitaplarından ve röportajlarından çok şey öğrendim ve bunun için ona minnettarım. Bir keresinde “Bu yeni rock’n’roll çocukları gitarlarını fırlatıyorlar ve ruhu olan şeyler dinletiyorlar, Leadbelly gibi” demişti. Leadbelly’yi hiç duymamıştım o zamana kadar, sonrasında benim tüm zamanlar için favorim olmuştu.

Burroughs, Cobain’in idollerinden biriydi ve Nirvana’nın ünlü şarkısı “Heart-Shaped Box”ın video klibinde “kargalar tarafından gagalanan çarmıha gerilmiş bir adamı” canlandırması için ona yazıldı. Cobain aynı zamanda kargaların reenkarne olmuş touuret sendromlu adamlar olduğunu da açıkladı.
Burroughs, Cobain ile videoda görünme teklifini reddetti, ancak sonrasında U2’nun videosunda yer aldı.

NOT: Burroughs ve Cobain ikilisi Ekim 1993’te buluştular.

Cobain altı ay sonra, yani Nisan 1994’te intihar etti.

Kaynak: Peyniraltı Edebiyatı

2 Haziran 2014 Pazartesi

Üçüncü çoğul şahıs (Third person plural)


Sözcüklerin bile bizi terk ettiği puslu gecelerde sadece isyan etmek her defasında elimizden gelen. Geçmişin bir daha hiç yaşanmayacak olması kendimizden uzaklaşmak için bir sebep belki de. Her insanın iç dünyası karmakarışıktır. Ama dışa yansıttığı herkes gibi olma çabası onu diğer insanlarla aynı yapar.
Hayatını bir felsefeye dayandırmadan yaşayan herkes kaybeder biraz biraz. Kimileri de sırf kaybetmek uğruna yarışır birbiriyle; inanmak başarmanın yarısı iken kaybetmekle galip gelmek rolleri değiştirdiği vakit inançsızlık ile imtihan gerçekleşir. Hayatta hep kolaya kaçanlar tercih eder bu yolu; sorgulatıcı cümleler duymaktan hoşlanmaz, at gözlüğüyle yalnızca önlerine bakmak isterler. Geleceğe dair en ufak bir serzeniş yoktur umursamazlığın boşalttığı zihinlerinde. “Kim” lerden arınıp “ne” lere odaklanmaktan küf tutmaya meyillidir yaşantıları. Günlerin gelip geçmesi hiçbir anlam ifade etmez onlar için. Sorsan hepsi telâş içindedir; fakat sorsan hepsi farkındalardır neyin ne olduğunun. Nesnelerin büyülü ormanında kaybolan masum kişiliklerini ararlar sorsan. En ufak bir çetrefile tahammül edemez; birkaç kelâm zıtlıkta sırt çevirirler olan bitene. Tutundukları dal onları bilinç ekseninden uzaklaştırmış, düşünmenin âdeta yasak sayıldığı başka bir boyutta yaşar vaziyete getirmiştir. Geçiciliğin sonsuz rahatlatıcılığına o kadar kaptırmışlardır ki kendilerini, karşılarına çıkan dolambaçlı yollardan kaçıp büyük bir adamken küçük bir çocuğa dönüşüverirler en sonunda. Genç olmak dinç olmak demektir ama gençliği bir tutam heves uğruna çarçur ettiklerini sezdikleri o an her şey için çok geç olacaktır.

Çevresindeki kuru gürültüden aynadaki yansımasına sığınabilenler kaybetmenin çukuruna düşmeden ayakta kalabilirler. Bu da öncelikle kaybetmenin meziyet olmadığını kendi benlik hesaplaşmasında kabullenmek ve kaybetmeyi huy edinmişlerin yaptıkları çağrılara kulak asmadan soru işaretlerinin de bulunduğu başka bir dünyaya adım atmakla mümkün olur.

Ceren Türkay