24 Temmuz 2012 Salı
21 Temmuz 2012 Cumartesi
Quote of the Day ( 21st July )
Etiketler:
21,
ford,
henry ford,
july,
of the day,
quotes
Google'a büyük darbe
Google'da belki de en çok aranan bu kelimeleri yasaklatmak için düğmeye bastılar!
2010 yılının başlarında, Fransız müzik endüstrisinin önemli isimlerinden "SNEP" Google'a, aramlarda yapılan otomatik tamamlama sonuçları hakkında bir dava açmıştı ve aradan geçen iki yılın ardından SNEP yine benzeri bir sebepten dolayı Google'a dava açmış durumda.
SNEP tarafından açılan davanın ana sebebi, arama motoruna yazılan sonuçların sonuna otomatik olarak "torrent", "RapidSahre" ve "Megaupload" gibi sonuçlar eklemesi. Bu sayede insanları kopya yazılımlara çok daha hızlı yönlendirildiğini iddia eden SNEP, bu üç ismin arama motorundan kaldırılması hakkında dava açmış ama iki farklı mahkeme tarafından da Google haklı bulunmuştu.
Nitekim SNEP aldığı cevaplarla yetinmemiş olacak ki geçen hafta davayı yargıtaya taşıdı. Yargıtaydan çıkan ilk sonuçsa Google'ın bahsi geçen konular hakkında herhangi bir sorumluluğu olmadığı ama Fransız'ların üzerinde durduğu kelimelerin kamuya açık kullanımda daha zor ulaşılması gerektiğine karar verdi.
Yargıtay tarafından verilen bu kararsa, nihai sonucuna ulaşmak için Temyiz mahkemesinden cevap bekliyor. Google içinse Fransız'larla mücadele etmek bir iş haline geldi. Firma bundan bir yıl önce alınan bir kararla "mahremiyet içeren sonuçlar" konusunda büyük bir değişik yapıp, arama motorunda bulunması olası olan "özel" bilgileri otomatik tamamla sisteminden çıkarmıştı.
Kaynak: CHIP Online
Etiketler:
arama motoru,
Google,
megaupload,
rapidshare,
SNEP,
torrent
18 Temmuz 2012 Çarşamba
İsim isim İstanbul
‘Ne demek İstanbul; Bebek, niye Bebek!?’ kitabı İstanbul`un semt isimlerinin kökenine ışık tutuyor.
Mimar Önder Şenyapılı’nın ‘Ne demek İstanbul; Bebek, niye Bebek!?’ adlı kitabı semt ve mahallelerin adlarının nasıl doğduğunu açıklıyor. İşte tarihi anlamlarını unuttuğumuz yerlerden bazıları...
* ABİDE-İ HÜRRİYET: Şişli’de Hürriyet tepesindeki anıtın adı. Bugünkü dille söylenirse ‘Özgürlük Anıtı’. Hürriyet tepesinde 31 Mart şehitleri yatıyor. Anıt onların anısına 1911 yılında dikilmişti.
* BAB-I ALİ: Günümüz Türkçesinde ‘Yüce Kapı’ anlamına gelen bu terim, aynen tercüme edilerek diğer dünya dillerine de girmiştir. İstanbul’da devleti temsil eden her ofis, ‘kapı’ diye anılırdı. Yani bugünün devlet dairesinin karşılığı ‘kapı’ idi. Basın kuruluşları İkitelli’ye taşınmadan önce “Bab-ı Ali” denilince akla basın geliyordu.
* BAĞDAT CADDESİ: Bizans döneminden bu yana varlığı bilinen yol (şimdi cadde), Osmanlılar döneminde Üsküdar’dan Şam ve Bağdat yönüne giden kervanlarca kullanılıyordu. Osmanlı ordusu, Doğu seferlerine bu yoldan çıkıyordu. Adının Bağdat Caddesi olması bu nedenledir.
* BEBEK: İsmini, Fatih’in bu bölgenin muhafazasına memur ettiği bölükbaşının ‘Bebek’ lakabından almıştı. Bebek Çelebi ya da Bebek Çavuş’un bu semtte bir köşkü ve sonradan hasbahçe olan bir bahçesi vardı.
* BEŞİKTAŞ: Bu semt ‘Kone Petro’ adıyla anılıyordu. Anlamı ‘Taş Beşik’ idi. Rahip Yaşka, Hz İsa’nın beşiğini Kudüs’ten getirip, burada yaptırdığı kiliseye koymuştur. Hz. İsa çocukluğunda bu beşik içinde yıkanmış, bu sebeple bu kilise Rumlar arasında ‘Taş Beşik’ olarak ün yapmıştır. Rahip ölünce beşiğin Ayasofya’ya bırakıldığı söylenir. Bu söylenti bir delile dayanmadığı için efsane niteliği taşımaktadır.
* CİHANGİR: Kanuni Sultan Süleyman’ın, Tophane ile Fındıklı arasındaki kıyıdan 300 basamakla ulaşılan yüksekçe bir yere oğlu Cihangir’in anısına yaptırdığı cami, semte adını vermiştir.
* ÇAĞLAYAN: Sultan Abdülaziz, Osmanlı döneminde bahçe ve çağlayanlarla ünlü bu yere 1863’te bir kasır yaptırmıştır. Kasrın bulunduğu alan çağlayanlarla kaplı olduğundan ‘Çağlayan’ diye anılmış, daha sonra semte ismini vermiştir. 1940’ta yıkılan kasrın yerine İstihkam Mektebi yaptırılmıştır.
* ÇIRAĞAN: Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, buraya kurdurduğu köşkte Çırağan Şenlikleri denilen meşale şenliklerini düzenlendiğinden, Farsça ‘ışık’ anlamındaki ‘Çırağan’ ismiyle anıldı.
* DARÜŞŞAFAKA:‘Şefkat Yurdu’ anlamına gelen Darüşşafaka adı, yoksul ve yetim çocukların yetiştirilmesi amacıyla 1873 yılında hizmete giren parasız yatılı okula verilmiştir.
* GALATA: Adını, Rumca ‘süt’ anlamına gelen ‘gala’ kelimesinden aldığı iddia edilir. Bir zamanlar Galata’da inek ahırları ve süthaneleri bulunması bu iddiayı güçlendiriyor.
* HASEKİ: 16. yüzyılın ortalarına kadar bu semt kadınlar için kurulan bir pazar dolayısıyla Avrat Pazarı adıyla biliniyordu. 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan tarafından bu semtte yapılan Haseki Darüşşifası (Haseki Hastanesi), Haseki Hürrem Camii ve Haseki Külliyesi nedeniyle semtin ismi Haseki haline geldi.
* ZEYREK: Fetih’ten sonra camiye dönüştürülen Pantocrator Kilisesi’nin yeni adı ‘Molla Zeyrek’ semte ismini vermiştir. Dilimize Farsçadan gelen zeyrek sözcüğü, zeki, anlayışlı, uyanık anlamına gelmektedir.
Efsane tepeler
YEDİTEPE: İstanbul yedi tepe üzerine kurulmuştur. Bu yedi tepe ve üzerindeki önemli yapıları yazar Giovanni Scognamillo ‘İstanbul’un Gizemleri’ isimli kitapta şöyle sıralar:
1- Sarayburnu Tepesi: Topkapı Sarayı ve Ayasofya
2- Nuruosmaniye Tepesi: Nuruosmaniye Camii ve Çemberlitaş
3- Beyazıt Tepesi: Beyazıt ve Süleymaniye camileri
4- Fatih Tepesi: Fatih Camii
5- Sultan Selim Tepesi: Sultan Selim Camii
6- Edirnekapı Tepesi: Tekfur Sarayı, Kariye Camii
7- Davutpaşa Tepesi: Çukurbostan Sarnıcı
Kaynak: İstanbul Ajansı
Mimar Önder Şenyapılı’nın ‘Ne demek İstanbul; Bebek, niye Bebek!?’ adlı kitabı semt ve mahallelerin adlarının nasıl doğduğunu açıklıyor. İşte tarihi anlamlarını unuttuğumuz yerlerden bazıları...
* ABİDE-İ HÜRRİYET: Şişli’de Hürriyet tepesindeki anıtın adı. Bugünkü dille söylenirse ‘Özgürlük Anıtı’. Hürriyet tepesinde 31 Mart şehitleri yatıyor. Anıt onların anısına 1911 yılında dikilmişti.
* BAB-I ALİ: Günümüz Türkçesinde ‘Yüce Kapı’ anlamına gelen bu terim, aynen tercüme edilerek diğer dünya dillerine de girmiştir. İstanbul’da devleti temsil eden her ofis, ‘kapı’ diye anılırdı. Yani bugünün devlet dairesinin karşılığı ‘kapı’ idi. Basın kuruluşları İkitelli’ye taşınmadan önce “Bab-ı Ali” denilince akla basın geliyordu.
* BAĞDAT CADDESİ: Bizans döneminden bu yana varlığı bilinen yol (şimdi cadde), Osmanlılar döneminde Üsküdar’dan Şam ve Bağdat yönüne giden kervanlarca kullanılıyordu. Osmanlı ordusu, Doğu seferlerine bu yoldan çıkıyordu. Adının Bağdat Caddesi olması bu nedenledir.
* BEBEK: İsmini, Fatih’in bu bölgenin muhafazasına memur ettiği bölükbaşının ‘Bebek’ lakabından almıştı. Bebek Çelebi ya da Bebek Çavuş’un bu semtte bir köşkü ve sonradan hasbahçe olan bir bahçesi vardı.
* BEŞİKTAŞ: Bu semt ‘Kone Petro’ adıyla anılıyordu. Anlamı ‘Taş Beşik’ idi. Rahip Yaşka, Hz İsa’nın beşiğini Kudüs’ten getirip, burada yaptırdığı kiliseye koymuştur. Hz. İsa çocukluğunda bu beşik içinde yıkanmış, bu sebeple bu kilise Rumlar arasında ‘Taş Beşik’ olarak ün yapmıştır. Rahip ölünce beşiğin Ayasofya’ya bırakıldığı söylenir. Bu söylenti bir delile dayanmadığı için efsane niteliği taşımaktadır.
* CİHANGİR: Kanuni Sultan Süleyman’ın, Tophane ile Fındıklı arasındaki kıyıdan 300 basamakla ulaşılan yüksekçe bir yere oğlu Cihangir’in anısına yaptırdığı cami, semte adını vermiştir.
* ÇAĞLAYAN: Sultan Abdülaziz, Osmanlı döneminde bahçe ve çağlayanlarla ünlü bu yere 1863’te bir kasır yaptırmıştır. Kasrın bulunduğu alan çağlayanlarla kaplı olduğundan ‘Çağlayan’ diye anılmış, daha sonra semte ismini vermiştir. 1940’ta yıkılan kasrın yerine İstihkam Mektebi yaptırılmıştır.
* ÇIRAĞAN: Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, buraya kurdurduğu köşkte Çırağan Şenlikleri denilen meşale şenliklerini düzenlendiğinden, Farsça ‘ışık’ anlamındaki ‘Çırağan’ ismiyle anıldı.
* DARÜŞŞAFAKA:‘Şefkat Yurdu’ anlamına gelen Darüşşafaka adı, yoksul ve yetim çocukların yetiştirilmesi amacıyla 1873 yılında hizmete giren parasız yatılı okula verilmiştir.
* GALATA: Adını, Rumca ‘süt’ anlamına gelen ‘gala’ kelimesinden aldığı iddia edilir. Bir zamanlar Galata’da inek ahırları ve süthaneleri bulunması bu iddiayı güçlendiriyor.
* HASEKİ: 16. yüzyılın ortalarına kadar bu semt kadınlar için kurulan bir pazar dolayısıyla Avrat Pazarı adıyla biliniyordu. 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan tarafından bu semtte yapılan Haseki Darüşşifası (Haseki Hastanesi), Haseki Hürrem Camii ve Haseki Külliyesi nedeniyle semtin ismi Haseki haline geldi.
* ZEYREK: Fetih’ten sonra camiye dönüştürülen Pantocrator Kilisesi’nin yeni adı ‘Molla Zeyrek’ semte ismini vermiştir. Dilimize Farsçadan gelen zeyrek sözcüğü, zeki, anlayışlı, uyanık anlamına gelmektedir.
Efsane tepeler
YEDİTEPE: İstanbul yedi tepe üzerine kurulmuştur. Bu yedi tepe ve üzerindeki önemli yapıları yazar Giovanni Scognamillo ‘İstanbul’un Gizemleri’ isimli kitapta şöyle sıralar:
1- Sarayburnu Tepesi: Topkapı Sarayı ve Ayasofya
2- Nuruosmaniye Tepesi: Nuruosmaniye Camii ve Çemberlitaş
3- Beyazıt Tepesi: Beyazıt ve Süleymaniye camileri
4- Fatih Tepesi: Fatih Camii
5- Sultan Selim Tepesi: Sultan Selim Camii
6- Edirnekapı Tepesi: Tekfur Sarayı, Kariye Camii
7- Davutpaşa Tepesi: Çukurbostan Sarnıcı
Kaynak: İstanbul Ajansı
16 Temmuz 2012 Pazartesi
Apple'dan tehdit gibi 'uyarı'!
Apple, ‘krallığı’ kabul edilen ABD’de, rakibi Samsung’un ürünlerini sattırmamak için yasal yolların dışındaki yöntemlere de başvurmaya başladı.
Apple ve Güney Kore’li elektronik devi arasında görmeye alışık olduğumuz patent davaları, ABD’de farklı bir boyutkazanıyor . FOSS Patents şirketinin ele geçirdiği belgelere göre, Apple, ABD’deki önde gelen perakendecilere bir mektup yollayarak, Samsung Galaxy Nexus akıllı telefonu ve Galaxy Tab 10.1 tablet bilgisayarının satışını yapmamalarını istedi.
Samsung, söz konusu mektubun Galaxy Nexus ve Tab 10.1’in satışını yasaklayan mahkeme kararı çıkmadan önce gönderildiğini belirtirken, metubun, “sadece Samsung cihazlarını değil, aynı zamanda Samsung’la işbirliği yapan firmaları da” kapsadığını öne sürdü.
The Verge sitesinde bir kopyası yayımlanan üç sayfalık belgede, “Samsung Galaxy Tab 10.1 ve benzeri tüm cihazların, ABD sınırları içinde ithal edilmesi, satışı için teklifte bulunulması ve satılması eylemlerinin en kısa zamanda durdurulması gerektiği” belirtiyor.
Samsung, söz konusu mektubun “tehdit içerikli” olduğunu ifade etti ve ABD’li perakendecilerin stoklarındaki ürünleri hiçbir müdahale olmadan satabilmeleri gerektiğini ifade etti.
The Verge, Apple’ın “uyarısına” rağmen birçok perakendecinin stoklarında Samsung ürünleri bulundurmaya devam ettiğini belirtti. Bunlardan bir tanesi olan Sam’s Club, hakkında geçici satış yasağı bulunan iki ütrün için mahkemeden çıkacak nihai karara kadar stoklarını koruyacaklarını belirtti.
Kaynak: Ve Teknoloji
Apple ve Güney Kore’li elektronik devi arasında görmeye alışık olduğumuz patent davaları, ABD’de farklı bir boyut
Samsung, söz konusu mektubun Galaxy Nexus ve Tab 10.1’in satışını yasaklayan mahkeme kararı çıkmadan önce gönderildiğini belirtirken, metubun, “sadece Samsung cihazlarını değil, aynı zamanda Samsung’la işbirliği yapan firmaları da” kapsadığını öne sürdü.
The Verge sitesinde bir kopyası yayımlanan üç sayfalık belgede, “Samsung Galaxy Tab 10.1 ve benzeri tüm cihazların, ABD sınırları içinde ithal edilmesi, satışı için teklifte bulunulması ve satılması eylemlerinin en kısa zamanda durdurulması gerektiği” belirtiyor.
Samsung, söz konusu mektubun “tehdit içerikli” olduğunu ifade etti ve ABD’li perakendecilerin stoklarındaki ürünleri hiçbir müdahale olmadan satabilmeleri gerektiğini ifade etti.
The Verge, Apple’ın “uyarısına” rağmen birçok perakendecinin stoklarında Samsung ürünleri bulundurmaya devam ettiğini belirtti. Bunlardan bir tanesi olan Sam’s Club, hakkında geçici satış yasağı bulunan iki ütrün için mahkemeden çıkacak nihai karara kadar stoklarını koruyacaklarını belirtti.
Kaynak: Ve Teknoloji
8 Temmuz 2012 Pazar
Nietzsche'den Lou Salome' ye bir mektup
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin..
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım.
7 Temmuz 2012 Cumartesi
Virtual Barber Shop 3D Sound
Use headphones, close your eyes. Very interesting.
Kulaklıklarınızı takın ve gözlerinizi kapayın. 3 boyutlu ses deneyimi.
Ağlamanın Gizemi
“Size ağlamayın demeyeceğim; çünkü her gözyaşı şerden akmaz.” diyordu Gandalf, J.R.R. Tolkien’in unutulmaz eseri Yüzüklerin Efendisi’nde...
Sizin de özellikle stres altındayken içinizden kendinizi bir odaya kapayıp ağlayarak içinizi boşaltmak gelir mi? Bazı zamanlar ağladığınızda kendinizi daha iyi hissettiğiniz olur mu?
Cevabınız ‘evet’ ise, yalnız değilsiniz! RealAge.com.tr olarak size Dr. Leslie Beth’in ağzından bu durumun nedenleri aktarmak istedik:
‘’Çoğumuz şöyle güzel bir ağladıktan sonra kendimizi daha iyi hissederiz. Bu rahatlama duygusu hayali sayılmaz. Sağlam bir ağlama nöbeti duygusal yükümüzü içimizden atmamıza yardımcı olduğu gibi, bütün vücudunuzu da rahatlatabilir ve sakinleştirebilir.
Çeşitli gözyaşı çeşitleri vardır. Hepimiz duman, soğan, sis ve polenler gibi çevresel faktörler nedeniyle tepkisel gözyaşları dökmüşüzdür. Eğer dökmeseydik, gözümüz kuru ve aşırı hassas olacaktı. Bu tür gözyaşları refleks olarak oluşur ve gözümüzü oluşabilecek herhangi bir dışsal tehlikeye karşı korumaya yarar.”
Duygusal gözyaşlarımızın da vücudun kendi içinde oluşan bazı toksinlere karşı korumasına yaraması ise şaşırtıcı değildir. Soğan gibi dışsal faktörlere tepkisel olarak oluşan gözyaşlarının biyokimyasal bileşimi, duygusal gözyaşlarınınkinden farklıdır.
Duygusal bir deneyimden sonra ağladığımızda, gözyaşlarımızda biriken ve stresin neden olduğu proteinler çok daha yoğundurlar. Hatta William H. Frey, Muriel Langseth gibi kabul görmüş araştırmacılar, 1985’te yayımlanan ‘’Ağlamak: Gözyaşlarının Gizemi –Crying: The Mystery of Tears’’ adlı kitaplarında gözyaşının önemi hakkında yazmışlardır.
Başka bir deyişle vücudumuzun duygusal ya da fiziksel durumuna göre zehirli olabilecek hormonlardan kurtulması için ağlarız ve ağlama ihtiyacı duyarız. Aşırı stres hormonları bağışıklık, kilo alma ve psikolojik moda etki eder. Ağlamak ise sadece parasempatetik sinir sistemimizin, sempatetik sinir sisteminin acıya, kaçışa, kavgaya, krizlere hatta yoğun bir sevince verdiği tepkiyi yönetmesinin etkisini azaltmakta kullandığı metotlardan biridir.
Yani iyi bir ağlama nöbetinin, iyi haberlerle rahatladığımızda, aşırı bir şekilde sevindiğimizde, yas tuttuğumuzda veya korkutucu bir olaydan sonraki hislerimiz için en iyi (ve yutması en kolay) ilaç olduğunu söyleyebiliriz.
Tedbir olsun diye de söylemek gerek: Uzun süreli ve tekrarlanan ağlama hali, ciddi depresyon nedeniyle doktorun reçeteli olarak verdiği antidepresan ilaçların beyindeki kimyasal yapıyı değiştirmesiyle alakalı olabilir.
Ama genel olarak; gelecek sefer ağlamak istediğinizde, kendinizi ağlamaya bırakın gitsin. Unutmayın, ağlamak bir zayıflık göstergesi değildir.
Kaynak:Habertürk
Adsız Çocuk
...Ve bana tek bir şey söylemek düştü: Çocuk ruhunun bağdaşamadığı çirkinliği ittin elinin tersiyle. Bu benim tesellimdir. Sen, bir defa parlayıp sönen yıldırım gibi yaşadın. Yıldırımları gökler doğurur. Göklerinse ölmezliği var. Bu da benim tesellimdir. Her çekirdekte yeni bir hayat oluşumu vardır. Çocuk vicdanı ise insanlarda gelişen yeni bir hayatın belirtisidir. Bu da tesellimdir. Ve bu yeryüzünde bizi ne beklerse beklesin, insanlar doğup öldükçe doğruluk ölmeyecektir. Senden ayrılırken kendi sözlerini tekrarlıyorum yavrum:
“Merhaba beyaz gemi, benim gelen!”
Cengiz Aytmatov(1928-2008), Beyaz Gemi adlı romanında küçük bir çocuğun
bireyleşim sürecini anlatmıştır. Roman yüce birey arketipi olan Geyik
Ana üzerine kurulmuştur. Geyik Ana kavramsal düzeyde Kırgızlara ait
ana dil, milli kültür, kendisi olma kavramlarını temsil eder. Geyik Ana’nın
kişisel düzlemdeki görünüşü Mümin Dede’dir. Mümin Dede çocuğun
bireyleşim sürecini tamamlamasında ona yol göstermiştir. Cengiz
Aytmatov, Beyaz Gemi adlı romanıyla bir çocuğun yaşamındaki değerlerden bir milleti var eden değerlere ulaşmayı istemiştir.
İnceleme kaynağı: http://yayinlar.yesevi.edu.tr
Eggshell Art
Besin olmasının yanısıra yumurta, pek çok kültürde dekorasyon objesi olarak kullanılır. İçi boşaltılır, üstü boyanır, üzerine renkli resimler, şekiller çizilir... Mesela, boyalı yumurta, Hıristiyanlar için paskalyanın simgesidir. Yumurtanın kabuğu o kadar kırılgandır ki ‘boyamak dışında başka şeyde kullanılamaz’ diye düşünürüz. Yanılıyoruz. Slovakyalı Franc Grom yumurtaları minyatür heykel haline getiriyor, üstelik geçimini de bu yoldan sağlıyor. Dişçi iğnesi kullanıyor Franc Grom 72 yaşında. Slovakya’nın Stara Vrhnika kasabasında yaşıyor. Emekli olunca paskalya geleneğinden esinlenerek yumurta işlemeye başlamış. Sabrı tükenmeyen ve sayısız deneme yapan sanatçı, sonunda iğne uçlu dişçi tabancasını kullanmayı akıl etmiş. Grom, yumurtaların içini, tepesinden delik açarak boşaltıyor. Sonra iğne uçlu tabancasıyla kabuk üzerine şekiller işliyor. Kırılmaması, çatlamaması için kabuğu büyük bir dikkatle oymak zorunda. Buna alışmış; sanatını icra ederken elleri bir an olsun titremiyor. Kendisi de “Bugüne kadar çok az yumurtayı kırdım. Artık riske girmemek için güçlü ışıkta yumurtaları tek tek inceliyorum. Çatlağı varsa doğruca çöpe atıyorum” diyor. Bir de püf noktasını açıklıyor sanatçı: “Yerel üreticilerle çalışıyor, tavuk ve horoz yemine kireç taşı katmalarını istiyorum. Böylece yumurtalar daha sağlam oluyor.” Genelde tek yumurtada 2-3 bin delik bulunuyor. Ama sanatçının en büyük ses getiren çalışması, 24 bin delikli, üzerinde 3 ay çalıştığı yumurta. Slovak sanatçı bazen yerel işlemelerle süslüyor yumurtalarını, bazen de talebe göre değişik figürler yapıyor. Küba Devrimi’nin liderlerinden Arjantinli tıp doktoru Che Guevara’yı işlediği yumurta, bunlardan biri. El emeği göz nuru yumurtaların fiyatı bin liradan başlıyor. Amerika eski Başkanı Bill Clinton dahil birçok koleksiyoner, Grom’un eserlerine sahip olmak için yüklü paraları gözden çıkarıyorlar.
Kaynak:Posta
Kaynak:Posta
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)